Haber

Lütfü Savaş: “Tarihi Yerlerin Korunarak Yenilenmesi Yasasını Neden Uygulamıyorsunuz”

HatayBüyükşehir Belediye (HBB) Lideri Lütfü Savaş, 1. derece sit alanı Antakya5366 sayılı Kanunun uygulanmasının talep edilmesi Antakya Müteahhitlik anlayışıyla kentsel dönüşüme tabi tutarsanız bu son derece yanlış olur. Biz bu alanların yenilenmesine karşı değiliz. Ancak kullanılan yöntem doğru değil. “Tarihi alanların korunması ve yenilenmesini içeren yasayı neden uygulamıyorsunuz?” O sordu.

Lütfü Savaş, Kahramanmaraş’ta yaşanan 6 Şubat depreminin ardından yeniden yayına başlayan HRT Akdeniz TV’de soruları yanıtladı. Savaş, Hatay‘nin imar planlarının yeniden hazırlandığını belirterek, kentsel dönüşümle ilgili gündemdeki tartışmalara belgelerle yanıt verdi.

Antakya Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin Türkiye’deki riskli yapılarla ilgili deprem öncesi çalışmalarını anlatan Lider Savaş; 2019 yılına kadar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na gönderdikleri yazılara yanıt alamadıklarını belirterek, şunları kaydetti:

“BAKANLIKTAN PROJEMİZE GERİ DÖNÜŞ ALAMADIK”

Antakya Deprem öncesi riskli bölgelerde yaşayan 5 bin ailenin sağlıklı koşullarda yaşamasını sağlayacak bir proje hazırladık. Yedi mahallede toplam 32 hektarlık bir alan istedik. 2016 yılında yine Bakanlığa yazı gönderdik ve herhangi bir cevap alamadık. Ama 2019’da Bakanlıktan bir güzel haber haberler ‘Hatay için Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi oluşturun’ denildi. Bunun üzerine 46 mahallede, en riskli bölgelerde çalıştık. Kentsel Dönüşüm Strateji Belgemizi hazırladık. Bu toplamda 1.440 hektarlık bir alandı. Bugün yıkımın en çok olduğu bölge, Asi Nehri’nin iki yakası ve tarihi dokudaki çalışmalarımızı tamamladık. İki büyük ilçemiz olan Antakya ve Defne’de eski mahallelerimizi çalışmalarımıza dahil ettik. Binaların imar barışından faydalanıp faydalanmadığından, ruhsat durumuna, bina kalitesinden kullanım şekline kadar her bina için detaylı incelemeler yaptık. Tüm çalışmalar rapor edildi. 13 bin 420 adet acil müdahale gerektiren bina tespit ettik. 6 Şubat’ta meydana gelen depremde aynı bölgelerde 13 bin 786 binanın yıkıldığı, ağır hasar gördüğü ve derhal yıkılması gerektiği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın raporuna dahil edildi. Bunu depremden önce bildirmiştik. Strateji Belgemizde 427 hektarlık bir alanın dönüşüme muhtaç olduğunu belirledik. 26 dönüşüm bölgesine ayırdık. Her bölgenin dönüşüm sistemlerinin, uygulama modellerinin, müdahale biçimlerinin, imar planlarının ve kentsel tasarım projelerinin nasıl olması gerektiğini tek tek hazırlayarak çalışmalarımızı tamamladık. Bu çalışmayı üç belge ve altı kitap halinde Bakanlığa gönderdik. Ancak bugüne kadar 1,5 yıldır herhangi bir yanıt alamadık.”

Kentsel dönüşüm yapılırken doğa, tarih ve kültürel mirasın dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Savaş, 2019 yılında hazırladıkları Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi’nde bu konudaki önerilerini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ilettiklerini belirtti. 2021. Savaş dedi ki:

“KÜLTÜRÜ VE TARİHİ BU KADAR GÜÇLÜ BİR YERE KENTSEL DÖNÜŞÜM MANTIĞIYLA YAKLAŞAMAZSINIZ”

“Doğayla kavga etmeyeceğiz. Toprakla barışık yaşayacağız. O toprağın bize verdiği nimetlerden yararlanacağız. Bize zarar verebilecek konulardan da kaçacağız. Bu nedir? deprem gerçeği.Antakya geçmişte yedi kez battı,yedi kez yükseldi.Joradar ile Kurtuluş Caddesini keşfedeceğiz.Aradık.Doğu Antakya’nın altında kot farkı olduğunu gördük yani harabeler var, Altında geçmişten kalma binalar, tarihi eserler.Bu kadar zengin kültüre ve tarihe sahip bir yere kentsel dönüşüm mantığıyla yaklaşamazsınız.Bir kereliğine burayı özel tutmamız lazım.2021 2017’de hazırladığımız Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesinde 5366 Sayılı Eskiyen Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenmesi, Korunması ve Kullanılması Hakkında Kanun gereğince Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına sit alanlarının korunması ve yenileme alanı ilan edilmesini önerdik. 5 Nisan’da 2023 yılında yayınlanan 7033 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile teklifimizin dikkate alınmadığını gördük. Kararname ile Hatay’da 307 hektarlık alan riskli alan ilan edildi. Bu kararın ardından kafalarımızda soru işaretleri oluştu.

“KORUNMASI VE YENİLENMESİ GEREKEN TARİHİ ALANLAR KANUNU NEDEN UYGULANMIYORSUNUZ”

Öncelikle hangi bilimsel çalışma ve analizleri riskli alan ilan ettiniz? İkincisi, Hatay’ın yerleşim alanı yaklaşık 60 bin hektar ve şehrin yarısı depremden etkilenirken, sadece 307 hektar ‘riskli alan’ ilan edildi. Yaşadığın bizim bilmediğimiz özel bir sebep var mı? Tarihin ve medeniyetin izlerini taşıyan bu alanı korumak ve yenilemek yerine neden riskli alan ilan ettiniz? Bir dünya mirası, gözbebeğimiz, birinci derece sit alanı olan tarihi Antakya bölgesini müteahhitlik anlayışıyla kentsel dönüşüme tabi tutarsanız bu son derece yanlış olur. Biz bu alanların yenilenmesine karşı değiliz. Ancak uygulanan formül gerçek değildir. Ortak akılla hareket edelim. Bakanlığa sunduğumuz belgede hangi prosedürlerin, kanunların ve mali enstrümanların yenilenmesi gerektiğini belirtmiştik. Tarihi alanların korunması ve yenilenmesini içeren maddeyi neden uygulamıyorsunuz?

“MERKEZİ HÜKÜMETİN BİZİ DIŞLAMAYA HAKKI YOKTUR”

Aynı kanunla gözbebeğimiz Antakya’nın tarihini yenileyebiliriz. Kazanç amaçlı proje ve uygulamalarla o bölgede yaşayan vatandaşların yaşam alanlarının ellerinden alınması, riskli alanlar ve acil kamulaştırma kararları, sadece kamulaştırma değil, Antakya’nın klasik dokusunun ve mimari mirasının da yok edilmesi anlamına gelmektedir. Durum ne olursa olsun, afetlerden gelir elde etmek amacıyla yürürlüğe konulan proje ve uygulamalar ile tez kamulaştırma kararları çok dikkatli bir şekilde verilmelidir. Bu şehirde yaşıyoruz, yaşayacağız. Merkezi yönetimin meslek odalarını, sendikaları, ilçe belediyelerini, bizi ve hiçbir hemşehrimizi dışlama hakkı yoktur. Hatay hepimizin ama özellikle bizimdir.”

Depremlerin ardından Hatay’dan ayrılanların Hatay’a dönmesinin çok önemli olduğunu kaydeden Başkan Savaş, Hatay’ın demografik, ekonomik ve jeopolitik konumuna şu sözlerle dikkat çekti:

“NEREDEN GELDİĞİNİ BİLMEDİĞİMİZ BİR ÇOĞUNLUK İNSANLARI İSTEMİYORUZ”

“Depremden sonra Hatay’dan ayrılmak zorunda kalan insanlarımız bizim için çok önemli. Hatay hazır olunca hemşerilerimiz gelsin. İmkanı olanlar gelip kalsın. Aynı zamanda Hatay’ın iş hayatı da devam etmeli. İş dünyasını, profesyonelleri, beklenti ve beklentilerini davet ettik.İhtiyaçlarını öğrenmek istiyoruz.Çünkü Hatay ekonomisinin canlanması bizim yeniden ayağa kalkmamız için çok önemli.Biz bu konuda da çalışıyoruz.Kimse yok. Ümitsiz olmasın her türlü hazırlığı yapıyoruz iş dünyamızın ve orada çalışacak insanların endişelerini gidermeliyiz bunun için çalışıyoruz bunun için çalışıyoruz sadece altyapı için çalışıyoruz “Bizim meselemiz, tarihinin dirilişi değil, Hatay’ın demografik yapısıdır. Hatay’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki kalesi olduğunu unutmayacağız. Mavi Vatan ile o enerjiyi taşımak için Hatay’a, oradan ekonomik gelir elde etmek için Hatay’a ihtiyacımız var.” Aynı zamanda Hazar’daki enerji kaynaklarının dünya ile buluşması için Hatay’a ihtiyaç var. Hatay hem stratejik hem de stratejik açıdan çok değerli. ekonomik olarak.Ayrıca Güney’den gelebilecek bir terör koridorunun Türkiye Cumhuriyeti’ne zarar vermemesi için de Hatay’a ihtiyaç var.Hatay’ın demografik yapısı eskisi gibi güçlü olmalı.Hatay’a aşık bir Hatay’a ihtiyacımız var. Bayrağını seven, bayrağının altında barışı arayan, kurucu değerlerine saygı duyan ve sahiplenen Türkiye Cumhuriyeti Ne olduğunu, nereden geldiğini bilmediğimiz insanların olduğu bir Hatay istemiyoruz. .”

Kaynak: ANKA / Yerel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu